🐂 Sura Suresinin 19 Ayetinin Fazileti
IumeSX. Nisâ Sûresi 19. Ayet Tefsiri Hakkında Konusu Nuzül Fazileti Nisâ Sûresi Hakkında Nisâ sûresi Medine’de nâzil olmuştur, 176 âyettir. İsmini, birinci âyette geçen ve “kadınlar” mânasına gelen اَلنِّسَاءُ Nisâ kelimesinden alır. Ayrıca bu kelime sûre boyunca sıkça tekrar edilmektedir. Mushaf tertîbine göre 4, nüzûl sırasına göre 98. sûredir. Kur’ân-ı Kerîm’in 114 sûresi içinde اَلرِّجَالُ ricâl yani “Erkekler” ismini taşıyan bir sûre olmayıp, “Nisâ” ismiyle anılan bir sûrenin olması ve sûrede daha çok kadınlarla alakalı konuların ele alınması, İslâm’ın kadına verdiği değer açısından dikkat çekicidir. Daha önce hep ikinci planda tutulmuş ve hakları yenmiş kadınları onurlandırmanın ve onları İslâm toplumu içinde layık oldukları yere oturtmanın açık bir işaretidir. Nisâ Sûresi Konusu Sûrede öncelikle toplumun temeli olan ailenin istikrarı için gereken tavsiye ve direktifler verilir. Bu açıdan bilhassa nikah ve mirasla alakalı hükümler açıklanır. Kadından ve kadınların toplum içindeki yerinden bahsedilir. Kadınlarla erkeklerin aynı asıldan geldiklerine vurgu yapılarak, akrabalık haklarına riayet emredilir. Emanetin ehline verilmesinin ve adâletin lüzumu hatırlatılır. Ayrıca vakit namazı, korku namazı, namaz için gerekli taharet ve teyemmüm gibi konulara temas edilerek insanların sağlam ve sıhhatli bir kulluk şuuru oluşturmalarında önemli hususlara yer verilir. Mü’minler kendilerini savunmaya teşvik edilir. Bununla birlikte onlara İslâm’ı tebliğ etmenin ehemmiyeti de öğretilir. Hicretin hükmü açıklanır. Mü’minlerle “münafıklar, yahudiler ve müşrikler” arasındaki münâsebetlere ait hükümler getirilir. Yahudilerin bazı yanlış inanç, tutum ve davranışları tenkit ve tashih edilir. Her şeyin ötesinde en çok müslüman fert ve toplumu kuvvetlendirme ve sağlam bir birlik oluşturma gayesiyle, müslüman şahsiyetinin ve ahlâkî karakterinin mükemmel, yüksek ve güçlü olması yönünde telkinler yapılır. İbn Abbas şöyle der Nisâ suresinde bulunan sekiz âyet, bu ümmet için güneşin üzerine doğduğu ve battığı şeylerin hepsinden hayırlıdır “Allah, haramları ve helâlleri size apaçık bildirerek yolunuzu aydınlatmak istiyor …” Nisâ 4/26 “Allah sizi günahlardan, yanlış yollara gitmekten koruyup affına ve rahmetine yöneltmek diliyor.…” Nisâ 4/27 “Allah sizin yükünüzü hafifletip dinî hayatı yaşanılır kılmak istiyor. …” Nisâ 4/28 “Siz eğer yasaklanan büyük günahlardan sakınırsanız, biz sizin küçük günahlarınızı örteriz…” Nisâ 4/31 “Allah zerre kadar bile olsa kimseye zulmetmez.” Nisâ 4/40 “Allah, kendisine şirk koşulmasını kesinlikle bağışlamaz. Bunun altındaki günahları ise dilediği kimse için affeder…” Nisâ 4/48 “Kim bir kötülük yapar veya nefsine zulmeder de sonra Allah’tan bağışlanma dilerse, şüphesiz Allah’ı çok bağışlayıcı ve çok merhamet edici olarak bulur.” Nisâ 4/110 “Eğer siz şükredip inanırsanız Allah size ne diye azap etsin.” Nisâ 4/147 İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’ân, I, 448 Nisâ sûresi, içerisinde hukukî ve ahlâkî hükümlerin en çok bulunduğu sûrelerden birisidir. Kulların bütün bu ağır hükümlerin üstesinden gelebilmeleri için sûreye takvâdan ve Allah’ın her şeyi görüp bildiğinden söz edilerek başlanmaktadır. Nisâ Sûresi Nuzül Sebebi Mushaftaki sıralamada dördüncü, iniş sırasına göre doksan ikinci sûredir. Mümtehine sûresinden sonra, Zil âl’den önce inmiştir. Bakara, Enfâl, Âl-i İmrân, Ahzâb ve Mümtehine sûreleri Medine’de Nisâ’dan önce nâzil olmuştur. Sûrenin, hicretten sonra 5 veya 6. yılda, Müreysî Gazvesi’nde dinî hükümler ve uygulamalar arasına girdiği bilinen teyemmüm âyetini ihtiva etmesi ağırlıklı olarak bu yıllarda indiğini düşündürmektedir. Buhârî’de yer alan “Ferâiz”, 14 Nisâ sûresinin 176. âyetinin Kur’an’ın son âyeti olduğu yönündeki rivayet dikkate alındığında, başka bazı sûreler gibi bunun da nüzûlünün geniş bir sürede tamamlandığı söylenebilir. Sûrenin hicret günlerinde veya Mekke’de nâzil olduğunu ifade eden rivayetler zayıf bulunmuştur. “Ey insanlar!” hitabıyla başlayan sûrelerin Mekke’de vahyedildiği yönündeki kabulden hareketle ileri sürülen son iddiaya şöyle karşı çıkılmıştır Medine’de geldiği bilinen birçok âyette benzer hitaplar bulunmaktadır ve Medine’de “ey insanlar!” denildiğinde bununla yalnızca Medineliler kastedilmez; dolayısıyla bu hitap Mekke’de inişin işareti değildir İbn Âşûr, IV, 212. Nisâ Sûresi Fazileti İbn Abbas şöyle derNisâ suresinde bulunan sekiz âyet, bu ümmet için güneşin üzerine doğduğu ve battığı şeylerin hepsinden hayırlıdır“Allah, haramları ve helâlleri size apaçık bildirerek yolunuzu aydınlatmak istiyor …” Nisâ 4/26“Allah sizi günahlardan, yanlış yollara gitmekten koruyup affına ve rahmetine yöneltmek diliyor.…” Nisâ 4/27“Allah sizin yükünüzü hafifletip dinî hayatı yaşanılır kılmak istiyor. …” Nisâ 4/28 “Siz eğer yasaklanan büyük günahlardan sakınırsanız, biz sizin küçük günahlarınızı örteriz…” Nisâ 4/31“Allah zerre kadar bile olsa kimseye zulmetmez.” Nisâ 4/40 “Allah, kendisine şirk koşulmasını kesinlikle bağışlamaz. Bunun altındaki günahları ise dilediği kimse için affeder…” Nisâ 4/48 “Kim bir kötülük yapar veya nefsine zulmeder de sonra Allah’tan bağışlanma dilerse, şüphesiz Allah’ı çok bağışlayıcı ve çok merhamet edici olarak bulur.” Nisâ 4/110“Eğer siz şükredip inanırsanız Allah size ne diye azap etsin.” Nisâ 4/147 İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’ân, I, 448 يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا يَحِلُّ لَكُمْ اَنْ تَرِثُوا النِّسَٓاءَ كَرْهًاۜ وَلَا تَعْضُلُوهُنَّ لِتَذْهَبُوا بِبَعْضِ مَٓا اٰتَيْتُمُوهُنَّ اِلَّٓا اَنْ يَأْت۪ينَ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍۚ وَعَاشِرُوهُنَّ بِالْمَعْرُوفِۚ فَاِنْ كَرِهْتُمُوهُنَّ فَعَسٰٓى اَنْ تَكْرَهُوا شَيْـًٔا وَيَجْعَلَ اللّٰهُ ف۪يهِ خَيْرًا كَث۪يرًا ﴿١٩﴾ Karşılaştır 19 Ey iman edenler! Kadınları mirâs yoluyla zorla almanız size helâl değildir. Onlar apaçık bir hayâsızlık yapmadıkça, kendilerine verdiğiniz şeylerin bir kısmını geri almak için onları sıkıştırmayın. Eşlerinizle hoşça ve güzelce geçinin. Onlardan hoşlanmazsanız da sabredin. Olabilir ki bir şey hoşunuza gitmez de, bakarsınız Allah onda sizin için pek çok hayırlar takdir etmiştir. TEFSİR Âyetin iniş sebebi hakkında İbn Abbas şöyle der“Câhiliye döneminde bir adam öldüğü vakit onun velileri, adamın hanımı üzerinde daha bir hak sahibi olurlardı. Onlardan biri istediği takdirde onunla evlenebilirdi. İsterlerse onu başkasıyla evlendirir, istemezlerse evlendirmezlerdi. Onlar, kadının akrabalarından daha çok onun üzerinde hak sahibi idiler. Bunun üzerine bu âyet-i kerîme nâzil oldu. Buhârî, Tefsir 4/6; Ebû Dâvûd, Nikâh 23Âyetteki “kadınları mirâs yoluyla zorla almak” ifadesi kadınların kendisi için söz konusudur. Âyetin bu kısmına “kadınlara zorla vâris olmanız size helâl değildir” şeklinde mâna vermek de mümkündür. Bu ifade ise onların malları için söz konusudur. İslâm’dan önce her ikisi de yapılmaktaydı. Bir adam, babası öldüğünde üvey annesine sahip olurdu. Eğer ölen kişinin başka bir eşinden oğlu yoksa, şayet kadın erken davranıp akrabalarının yanına kaçamazsa, ölenin yakınlarından birisi kadının üzerine bir elbise atar ve ona sahip olurdu. İstediği takdirde ölenin verdiği mehir dışında herhangi bir mehir vermeksizin onunla evlenirdi. İsterse de başkasıyla evlendirir, mehrini kendisi alır, kadına o mehirden bir şey vermezdi. Bir de kadının kendisine değil, malına zorla vâris olmak vardı. Bu da iki şekilde olurdu Ya kocası karısını sevmediği halde boşamaz, ölmesini ve malının kendisine kalmasını beklerdi. Ya da veliler velayetleri altındaki kadın ve kızları evlendirmez, böylece mallarının kendilerine kalmasını isterlerdi. İslâm geldikten sonra câhiliye döneminin bütün bu haksız âdetleri sona ermiştir. bk. Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, X, 9-10 “Apaçık bir hayâsızlık” kaydı zinayı veya karı kocanın ayrılmasını gerektirecek bir davranışı, hak ve sınır tanımaz bir durumu ifade eder. Kadın evlilik hukukunun sona ermesini gerektirecek böyle bir harekette bulunursa ancak, koca daha önce kendisine verdiği mehrin bir kısmını almak için kadını zorlayabilir ve böylelikle evliliği sona erdirebilir. Eğer böyle bir durum yoksa, erkeğin eşiyle iyi geçinmesi, ona karşı dinin meşrû gördüğü, aklın ve örfün hoş karşıladığı şekilde muamele etmesi son kısmı, âile yapısını ayakta tutmak için çok mühim bir kaide koymaktadır Evliliğin başında kişinin eşinin gerek fizikî güzellik gerek ahlâk bakımından bazı hoşa gitmeyen eksiklikleri olabilir. Koca ilk planda bunlara takılarak hemen eşini boşama yoluna gitmemelidir. Sabırlı, soğuk kanlı ve dikkatli davranmalıdır. Çünkü o hanımın mutlu bir aile hayatının temini için henüz keşfedilmemiş farklı güzellikleri olabilir. Bu güzelliklerin ortaya çıkmasına fırsat vermek gerekir. Zamanla onun iyi yönlerinin, eksikliklerinden daha fazla olduğunu ve onların eksikliğini kapatacak kadar baskın olduğunu anlayabilir. Resûlullah “Mü’min bir erkek, mü’min olan hanımından tiksinip nefret etmesin. Çünkü onun bir huyundan hoşlanmayacak olsa dahi, bir başka huyundan hoşlanabilir” Müslim, Radâ 61 buyurur. Bu sebeple kocanın uzun bir süre düşünmeden, hanımının eksisini artısını tartmadan onu boşamaya karar vermesi doğru değildir. Çünkü boşanma, Allah’ın sevmediği ve başka çare kalmayınca başvurulacak bir durumdur. Evlilik ise, ortada ciddi bir sebep bulunmadığı halde sadece duyguların tesiriyle kolayca bozulabilecek bir akit ne olursa olsun erkek eşini boşayıp yerine bir başkasını almak istiyorsa, evvelki eşine çuvallar dolusu mehir vermiş de olsa ondan bir şeyi alması helâl olmaz Kaynak Ömer Çelik Tefsiri
Ali İmran Suresi 200 ayet’den oluşan Kuran’ı Kerim’in en uzun surelerinden birisidir. Bakara Suresi Okumanın Fazilet ve Faydalarını kısaca anlatmıştım. Bu yazıda ise Ali İmran Suresi’nin fazilet ve faydalarına nüzûl sebebi, peygamberlik konusuna açıklık kazandırmak, peygamberlerin Allah’a, birbirlerine ve diğer insanlara ümmete karşı görev ve sorumluluklarını belirlemek ve onlar hakkındaki yanlış görüş ve inanışları İmran Suresi FaziletleriHadis-i Şerifler’de geçen Bazı Ali İmran Suresi okumanın fazilet ve faydaları“Kim Al-i Imrân sûresini cuma günü okursa, güneş batmcaya kadar ona Allahü Teâlâ rahmet, melekler de istiğfâr ederler.”“İki beyaz gül bahçesini okuyun. Bu bahçeler Bakara ve Ali imran sureleridir. Bu iki sûre, kıyâmet gününde birer beyaz bulut, birer beyaz mermer kütlesi gibi okuyucularının üzerin de durur, mahşerin şiddetli hararetine karşı gölge yapar serinliğe vesile olur”“Allah’ü Teala’nın ism-i a’zamı şu iki âyettir Birincisi Bakara suresinin 163’üncü ayeti, İkincisi Âl-i İmran suresinin başı.”“Ali Imrân Suresini okuyan kimseye kıyamet günü Sırat üstünde, okuduğu her bir ayetin karşılığında emniyet verilir.”Abdullah bin Mes’ûd buyurdu ki“Ali İmrân suresi; gecenin sonunda kalkıp okuyan yoksul için ne güzel bir hazinedir.”Ali İmran Suresinin Tefsirini okumak isteyen kardeşlerim buradan araştırdığım bilgiler arasında şu metinlere de rastladım Mal ve mülk sahibi olmak isteyen kişi her gün 41 kere okuyup dua ederse, Allah’ü Teala’nın izniyle isteği ayet-i kerimeleri beş vakit namazdan sonra 1 kere okuduktan sonra 66 kere de “Ya Kadir, Ya Kayyum, Ya Kaviyy, Ya Kâim, Ya Kuddûs” deyip dua eden her türlü kazadan ayeti kerimeleri 92 kere okuduktan sonra, 9 kere de Esmaü’l-Hüsna’yı okuyan, hiç ummadığı lütuf ve ihsana ayetleri yazıp üzerinde taşıyan kimse, tüm kötülüklerden korunur, büyük bir saadete kavuşur. Şayet ağlayan çocuklar’ın üzerine takılırsa, biiznillah fayda Borçtan kurtulmak ve zengin olmak için Ali İmran Suresi üç defa imran Suresi’nin Konusu Nedir?Başlangıcında yüce Allah’ın “hay” ve “kayyum” olduğu hatırlatılan ve Kur’ân-ı Kerîm’in önceki ilâhî kitapları onaylama özelliğinden söz edilen bu surede, vahye dayalı dinler arasındaki tekamül ilişkisine işaret edilmekte, Allah katında yegane geçerli dinin İslam olduğu inanç esasları özellikle ulühiyyet ve nübüvvet ile bir ve takva gibi bazı temel ahlak kavramları üzerinde durulmakta, Mekke’dæki kutsal evden Kabe söz edilmekte, hac vecibesine ve başka bazı ameli görevlere özellikle, hıristiyanların Hz. İsa’yı tanrılaştırmaları, yahudilerin de ona iftira ve karalamalarda bulunmaları, bu suretle her iki din mensuplarının da onun hakkında aşırılıklara sapmaları karşısında İslam ümmetinin gerçekten ayrılmayan ve orta yolu gösteren bir hakem görevi üstlenmiş olacağı ima edilmekte; Bakara sûresinde Ehlii kitap’tan yæhudilere ağırlık verildiği gibi burada da hıristiyanlara ağırlık verilmekte, bu din mensupları ortak bir ilkeyi Allah’tan başkasına kulluk etmeme ve hiçbir şeyi O’na ortak görmeme ilkesini kabulden hareketle yürütülebilecek bir diyaloga davet taraftan müslümanlara da yüce Allah’ın lutfettiği nimetler hatırlatılıp, düşmanların tuzaklarına düşmemeleri ve üstlendikleri misyonun bilincinde olmaları gerektiği hatırlatılmaktadır. Bu temalar işlenirken Hz. Meryem, Zekeriyya, Yahya, İsa ve Hz. İbrahim’in hayatlarından ve İslam tebliği açısından önemli bir dönüm noktası olan Uhud Savaş’ından kesitler verilmektedir. Bu arada Uhud Savaşı sırasında ve sonrasında müslümanların, münafıkların ve müşriklerin davranışları tahlil edilip Ahmet Hoca Âl-i İmran Suresi’nin Son 10 Âyet-inin okumanın fazîleti AnlatıyorAli İmran suresinin 18. ve 19. ayetinin bir kısmı ve 26-27. ayetlerini devam eden kişi imanını korur. Allah’u Teala’nın izniyle ahirete iman ile çarpıntısı içinm Ali-İmran suresinin 83-85. ayeti kerimeleri, yeni ve topraktan pişirilmiş bir kap içerisine yazılır. temiz yağmur veya kuyu suyu ile içi doldurulur, hastaya içirilirse, Allah’u Teala’nın lütfu ile şifa bulur. Şifa Ayetleriİmanın korunması ve hidayette daim olmak için, Al-i İmran suresinin 8-9. ayetinde geçen dua okunmalıdır. Ali İmran suresinin 8. ayeti sabah akşam 7 defa okuyan kimsenin kalbini Allah’u Teala’nın arındıracağı ve son nefesini kamil bir iman ile vermesine vesile olacağı rivayet Teala’dan hakiki manada korkan müminler Al-i İmran suresinin 16. ayetinde zikredildiği şekilde dua İmran suresinin 53. ayetinde geçen dua, Hz. İsa aleyhisselam’a iman eden havarilerin yaptıkları bir duadır. Ahirette sahabe ve salihlerle beraber olmak için ara ara türlü maddi ve manevi rahatsızlıkları olan kişiler Ali İmran suresinin ayetini ve Fetih suresinin 29. cu ayetini yazıp çokça okumalıdır.
❬ Önceki Sonraki ❭ Your browser doesn’t support HTML5 audio ٱللَّهُ لَطِيفٌۢ بِعِبَادِهِۦ يَرْزُقُ مَن يَشَآءُ ۖ وَهُوَ ٱلْقَوِىُّ ٱلْعَزِيزُ Allâhu latîfun bi ibâdihî yerzuku men yeşâu, ve huvel kavîyyul azîzazîzu. Allah, kullarına çok lütufkârdır, dilediğini rızıklandırır. O, kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir. Türkçesi Kökü Arapçası Allah اللَّهُ lutufkardır ل ط ف لَطِيفٌ kullarına ع ب د بِعِبَادِهِ rızıklandırır ر ز ق يَرْزُقُ kimseyi مَنْ dilediği ش ي ا يَشَاءُ ve O وَهُوَ kuvvetlidir ق و ي الْقَوِيُّ galiptir ع ز ز الْعَزِيزُ Diyanet İşleri Başkanlığı Allah, kullarına çok lütufkârdır, dilediğini rızıklandırır. O, kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir. Diyanet Vakfı Allah kullarına lütufkârdır, dilediğini rızıklandırır. O kuvvetlidir, güçlüdür. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Allah kullarına çok lütufkardır. Dilediğine rızık verir. O çok kuvvetli, çok güçlüdür. Elmalılı Hamdi Yazır Allah kullarına çok lütufkârdır. Dilediğine rızık verir. O çok kuvvetlidir, çok güçlüdür. Ali Fikri Yavuz Allah, kullarına çok lütûf ihsan edendir. Her dilediğini bir türlü rızıklandırır. O, çok kuvvetlidir, her şeye gâlibdir. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Allah kullarına lûtufkârdır, her dilediğini bir suretle merzuk kılar ve o öyle kaviy öyle azîz Fizilal-il Kuran Allah kullarına lütufkardır, dilediğini rızıklandırır. O kuvvetlidir, galibtir. Hasan Basri Çantay Allah, kullarına çok lûtufkârdır. Kimi dilerse onu rızıklandırır. O muradına haakim ve kavidir, yegâne gaalibdir. İbni Kesir Allah; kullarına çok lutufkardır. Dilediğini rızıklandırır. O´dur Kavi, Aziz. Ömer Nasuhi Bilmen Allah, kullarına çok lütfedicidir, dilediğini merzûk buyurur. Ve O, her şeye kâdirdir, galiptir. Tefhim-ul Kuran Allah, kullarına karşı lütuf sahibi olandır; dilediğini rızıklandırır. O, kuvvetlidir, azizdir.
Alak suresi, Kuran-ı Kerim’in 96. suresidir ve toplamda 19 ayetten oluşmaktadır. Ancak ilk 5 ayet hem anlam hem ezberleme hem de Hz. Peygamber’e inen ilk ayetler olması nedeniyle de ayrı bir yere sahiptir. "Oku" ayetiyle başlayan Alak suresi halk arasında İkra suresi olarak da bilinmektedir. Biz de ezberlemek için Türkçe ve Arapça okunuşunun yanı sıra Alak suresinin ilk 5 ayeti anlamı, fazileti, Türkçe meali ve tefsirini bir araya getirdik…ALAK SURESİ İLK BEŞ AYETİ ARAPÇASI1- İkra’ bismi rabbikelleziy halak 2- Halekal’insane min alak 3- Ikre’ ve rabbükel’ekrem 4- Elleziy alleme bilkalem 5- Allemel’insane ma lem ya’lemALAK SURESİNİN İLK BEŞ AYETİ TÜRKÇE ANLAMI1- Yaratan Rabbinin adıyla oku! 2- O, insanı bir alekadan embriyodan yarattı. 3- Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. 4- O Rab ki kalemle yazmayı öğretti. 5- İnsana bilmediği şeyleri SURESİ İLK 5 AYETİ TEFSİRİDiyanetin tefsirine göre, Alak Suresi ilk 5 ayetinde; Peygamber Efendimiz’e inen ilk vahiy olup ona ve onun şahsında bütün müslümanlara okumayı emretmiş, onları kalemle yazmaya teşvik etmiştir. İlk vahyin “oku” emriyle başlaması ve bu emrin iki defa tekrar edilmesi, okumanın ve bilmenin dinde ve insan hayatında ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Peygamber Efendimiz’e “Yaratan rabbinin adıyla oku!” buyurularak Hz. Peygamber’in okuma faaliyetine veya herhangi bir işe, başka varlıkların adıyla değil, yaratan rabbinin adıyla başlaması ve O’ndan yardım istemesi ayette “Yaratan rabbinin adıyla oku!” buyurularak özellikle yaratma sıfatına vurgu yapılmıştır. Çünkü hem insandaki okuma yeteneği ve imkanını hem de onun okuduğu, incelediği, anlamaya ve kavramaya çalıştığı objeleri, nesneleri yaratan Allah’tır. İnsan, bilgi edinme sürecinde Allah’ın verdiği imkan ve yetenekleri kullanmakta, O’nun yarattığı şartlarda ve onun yarattığı varlıklar üzerinde inceleme ve araştırmalar Suresi’nin 2. ayetindeki “alak” ile aşılanmış yumurtanın ana rahminin iç cidarına asılı vaziyetinin zigot kastedildiği Suresi 3. ayet, bir bakıma Hz. Peygamber’in bu dolaylı özür beyanına bir cevap olmaktadır. Buna göre Allah’ın keremi sonsuzdur; O, insanı “alak”tan yaratıp mükemmel bir varlık haline getiren ve peygamberlik gibi yüce bir makama kadar erdiren kudretiyle, dilediği kullarına normal yollardan, yani kalemi ve diğer bilgi malzemesini kullanarak bir hocadan bilgi almasını sağlayarak okumayı öğretir, ama O, kullarından dilediğine, bir öğretici ve öğrenim aracılığı olmadan bilgi öğretmeye de kadirdir. Alak Suresi 4 ve 5. ayetlerde kalemde sayılamayacak kadar çok ve büyük faydalar vardır. Kalem vasıtasıyla ilimler tedvin edilmiş, hikmetler kaydedilmiş, öncekilerle ilgili haberler, bilgiler zaptedilmiş, Allah tarafından indirilmiş olan kutsal kitaplar Diyanet İşleri TefsiriALAK NE DEMEKTİR?Surenin 2. ayetinde geçen ve sureye adını da veren alak kelimesi, Türkçeye alaka olarak geçmiş sözcüğün de köküdür. Alak, yapışmak ya da asılmak anlamlarına gelen fiilden türemiştir. Ancak surede yan anlamı ile kullanılan alak, insanın anne karnındaki ilk hallerinden biri olan zigot terimine karşılık SURESİNİN FAZİLETİÇeşitli İslami kaynaklar Alak Suresinin, okuyanlara Allah'u Teala'nın büyük ecirlerin yanı sıra sabır ihsan edeceğini bir hadis-i şerifinde Alak Suresini okuyanlara bütün mufassal sureleri okumuş ecri verileceğini ifade etmiştir. Hücurat Suresinden Büruc suresine kadarki surelere mufassal sureler ismi Suresini her gün okuyan kişilerin hafızasının daha kuvvetli bir hal alacağı bunlara ek olarak 7 kere Alak Suresi okumanın, kişinin muradını gerçek kılacağına inanılır. Ayrıca herhangi bir hayırlı iş için 7 kere Alak Suresi okumak, o işin rast gitmesini sağlar.
sura suresinin 19 ayetinin fazileti