🐸 Yasar Kemal In Cukurovali Kahramani
uGSTGa. Manşet Koronavirüs Gündem Dünya Spor Ekonomi Teknoloji Hayat Seçim Yazarlar Video Foto Galeri Bilgi Kartları İnfografik Son Dakika Türk edebiyatının çınarıydı Abone Ol 28 Şubat 2019 Türk edebiyatına 26 roman, 11 deneme, 9 röportaj, 2 öykü ve şiir alanında bir eseri miras bırakan, Türk edebiyatının çınarı Yaşar Kemal, vefatının 4'üncü yılında anılıyor. Unutulmaz ustanın hayatına dair her şeyi arşivlerden çıkan fotoğraflarıyla anlattık. Gerçek adı Kemal Sadık Gökçeli olan usta yazar, Nigar Hanım ile çiftçi Sadık Efendi'nin oğlu olarak, Adana sınırları içerisindeki Osmaniye'de 6 Ekim 1923'te dünyaya geldi. Kemal'in Van-Ercişli olan ailesi, 1. Dünya Savaşı yıllarında sırasıyla Diyarbakır, Şanlıurfa ve Gaziantep'e gitti, son olarak da Adana'ya yerleşti. Bir buçuk yıl süren göç esnasında Yusuf adlı yaralı bir çocuğu yanına alarak evlat edinen Sadık Efendi, henüz 4 yaşındaki Kemal'in gözleri önünde, Yusuf tarafından öldürüldü. Kemal, bu olaydan çok etkilendiğinden 12 yaşına kadar kekeme konuştu. Yaşar Kemal, küçük yaşta bir kaza sonucu sağ gözünü kaybederken, 8 yaşındayken köye gelen bir tuhafiyecinin köy kadınlarının borcunu yazmasından etkilenip, yazmaya ilgi duydu. Küçük yaşta doğaya, insanlara ve topluma karşı ilgi duyarak eserlerinin temelini oluşturan Yaşar Kemal, ilkokula gitmeden önce "Aşık Kemal" mahlasıyla halk şiirlerine imza attı. İlkokula 9 yaşında başlayan Kemal, okul arkadaşı Aşık Mecit ile aşıklarla atışacak derecede türküler söyleyip ağıtlar yakarken, annesinin engel olmasından dolayı saz çalmayı tam anlamıyla başaramadı. Kemal, 1938'de mezun oldu. Kaleme aldığı ilk şiiri "Seyhan", 1939'da Adana Halkevi Dergisi'nde yayımlandı. Ortaokula 1941'de başlayan ancak son sınıfta hastalandığı ve kendini edebiyata verdiği için, yatılı öğrencilik hakkını kaybeden Kemal, ırgat katipliği, memurluk, ırgatlık, inşaat denetçiliği, öğretmen vekilliği ve arzuhalcilik gibi farklı işlerde çalıştı. Kemal, hayatın zorluklarıyla olgunlaşırken, toplumun acılarını ve yaşadıklarını eserlerine yansıttı. Halk edebiyatına da ilgi duyan Kemal'in şiirleri 1940'lı yıllarda "Çığ", "Ülke", "Millet", "Kovan" ve "Beşpınar" dergilerinde okurla buluştu. Aynı yıllarda Pertev Naili Boratav, Nurullah Ataç, Güzin Dino, Arif Dino ve Abidin Dino ile tanışan Kemal, Abidin Dino vesilesiyle okuduğu "Don Kişot" eserinden etkilenerek, Batı edebiyatı üzerine daha çok okuma yaptı. Usta yazarın, 1940-1941 arasında Çukurova ile Toroslar'dan derlediği ağıtları içeren "Ağıtlar" adlı ilk kitabı, 1943'te Adana Halkevi tarafından yayımlandı. Yaşar Kemal, 1946'da askerliğini yaptığı Kayseri'de ilk uzun hikaye kitabı "Pis Hikaye"yi kaleme aldı. İstanbul'a 1951'de taşınan Kemal, kısa bir süre işsizlikten sonra "Yaşar Kemal" imzasıyla, Cumhuriyet gazetesinde, fıkra ve röportaj yazdı. Yazılarında Anadolu insanının iktisadi ve toplumsal sorunlarını anlatmaya çalışan Kemal'in yine bu dönemde yaptığı "Dünyanın En Büyük Çiftliğinde Yedi Gün" başlıklı röportajı, Gazeteciler Cemiyetince verilen "Özel Başarı Armağanı"na değer görüldü. Kemal, 1952'de Sultan 2. Abdülhamid'in baştabibi Jak Mandil Efendi'nin torunu Thilda Serrero ile evlendi. Türkçe, İngilizce, Fransızca ve İspanyolcayı iyi bilen Serrero, Kemal'in 7 eserini yabancı dillere çevirdi, çeşitli yayınevleriyle ilişkiler kurarak, eşinin Avrupa'da daha çabuk tanınmasını sağladı. Raşit Gökçeli adlı bir oğlu olan çiftin evliliği, Serrero'nun vefat ettiği 17 Ocak 2001'e kadar devam etti. Usta yazar, 2002'de Ayşe Semiha Baban ile evlendi. "Bebek", "Dükkancı" ve "Memet" adlı hikayelerinin de içinde bulunduğu "Sarı Sıcak" kitabını 1952'de yazan Kemal, yoksulluk, şiddet, dayanışma, yozlaşma, doğa tutkusu, insan-doğa çatışmasını eserinde işledi. Yaşar Kemal, "Sünger Avcıları" başlıklı röportaj dizisiyle okuyucuların beğenisini kazanırken, 1955'te Varlık dergisinin "Roman Armağanı"nı kendisine kazandıran romanı "İnce Memed"i yayımladı. Yazarın, 1953-1954'te Cumhuriyet gazetesinde dizi olarak yayımlanan yazılarından oluşan eser, 40'tan fazla dile çevrilerek, dünya çapında ilgi gördü. Edebiyat hayatının yanı sıra, siyasi faaliyetlere devam eden Kemal, 1967'de çıkarmaya başladığı "Ant" adlı derginin eklerinden biri sebebiyle 18 ay hapse mahkum oldu. Daha sonra bu karar, Yargıtay tarafından bozuldu. Yazıları ve siyasi etkinlikleri dolayısıyla birçok kez kovuşturmaya uğrayan Yaşar Kemal, 1974-1975'te Türkiye Yazarlar Sendikası'nda Genel Başkan olarak görev yaptı. Kemal, 1988'de kurulan PEN Yazarlar Derneği'nin de ilk başkanı oldu. Eserlerinde sade ve akıcı bir üslup kullanmayı tercih eden ünlü yazar, roman ve öykülerinde çoğunlukla Çukurova'da yaşanan insan dramlarını işledi. Kemal'in "İnce Memed"in de aralarında bulunduğu 9 eseri de beyazperdeye aktarıldı ve birçok eseri tiyatroya uyarlandı. Kitaplarında Anadolu'nun efsane ve masallarından da yararlanan Kemal, 1970'ten sonra yazdığı romanlarında ise şehir insanının hayatını ele aldı. Yaşar Kemal, ilki 1973'te olmak üzere pek çok kez Nobel'e aday gösterilmesine rağmen bir türlü Nobel ödülünü alamadı. Nobel'e aday gösterilen ilk Türk olan Kemal, verdiği bir röportajda "Ölene kadar da aday olacağım." şeklinde görüşlerini dile getirdi. Yakın dostu Zülfü Livaneli, Nobel ödülünün küçük hesaplar ve kıskançlıklar dolayısıyla Yaşar Kemal'e verilmediğini, "Sevdalım Hayat" kitabında şu sözlerle aktardı "Bir seferinde Yaşar Kemal, Nobel Ödülü'ne çok yaklaşmıştı. En güçlü aday olarak adı geçiyordu ve sonradan öğrendiğimize göre ödülü kazanamaması için hiçbir neden yoktu. Tam o sırada bazı Türkler ve Türkiyeli Kürtler devreye girerek, Yaşar Kemal aleyhine bir dedikodu çarkı çevirdiler. İsveç akademisine, Türk edebiyatını iyi bilmediklerini, aslında Yaşar Kemal'in Türkiye'de beşinci sınıf bir yazar olduğunu, sadece o çevrilmiş olduğu için ödülü ona vermenin haksızlık olacağını söylemişler. Bu arada bazı Kürtler de Yaşar Kemal'in Kürt olduğu halde Türkçe yazmasının Kürt kimliğini inkar etme anlamına geldiğini öne süren bir kampanya başlattılar. Onlara göre Yaşar Kemal, Kürt halkının masallarını alıp Türklere mal etmekle görevli bir devlet yazarıydı. Lars Gustafson adlı İsveçli romancı Avusturya'da tanıştığı Diana Canetti adlı Türkiyeli bir yazarın Türkiye'de Yaşar Kemal'den daha ünlü olduğunu yazınca dayanamadım ve yazının yayımlandığı Expressen gazetesine bir açıklama gönderdim. Bu tartışmalar, zaten kıl payı dengeler üstünde duran İsveç akademisini ürküttü ve Yaşar Kemal'e verecekleri ödülü ertelemeyi uygun görüp Patrick White'a verdiler." Adana Çukurova'da yazı hayatına başlayan Yaşar Kemal'e, 1993'de Kültür ve Turizm Bakanlığı Büyük Ödülü, 2008'de ise edebiyat dalında "Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü" takdim edildi. Ödülü dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün elinden alan Kemal, ödül konuşmasında "Anadolu sayesinde dünya kültürüne katkı sağlayacağız. Kitaplarımı okuyanlar barışçı olsunlar. Yoksa zahmet etmesinler." ifadelerini kullanmıştı. Yurt dışında da birçok ödüle layık görülen Kemal, "Uluslararası Cino del Duca ödülü", "Legion d'Honneur nişanı", "Commandeur payesi", "Fransız Kültür Bakanlığı Commandeur des Arts et des Lettres Nişanı", "Premi Internacional Catalunya", Fransa tarafından verilen "Legion d'Honneur Grand Officier rütbesi", Alman Kitapçılar Birliği'nin verdiği "Frankfurt Kitap Fuarı Barış Ödülü"nün de bulunduğu 20'yi aşkın ödül, ikisi yurt dışında olmak üzere, 7 fahri doktorluk payesi aldı. Hayatı boyunca şiir, öykü, roman, anı, röportaj, derleme, söyleşi, deneme, oyun, fıkra, makale ve senaryo gibi birçok edebi türde eser kaleme alan usta yazar, Türk edebiyatına 26 roman, 11 deneme, 9 röportaj, 2 öykü ve şiir alanında bir eseri miras bıraktı. Yaşar Kemal, solunum yetmezliği şikayetiyle tedavi gördüğü hastanede, çoklu organ yetersizliği ve kalp ritm bozukluğu sebebiyle 28 Şubat 2015'de 92 yaşında vefat etti ve Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi. Usta yazarın bazı roman ve eserleri şöyle "Demirciler Çarşısı Cinayeti 1974", "Yusufçuk Yusuf 1975", "Yılanı Öldürseler 1976", "Al Gözüm Seyreyle Salih 1976", "Kuşlar da Gitti 1978", "Deniz Küstü 1978", "Yağmurcuk Kuşu 1980", "Kale Kapısı 1985", "Kanın Sesi 1991", "Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana 1997", "Karıncanın Su İçtiği 2002", "Tanyeri Horozları 2002" "Çıplak Deniz Çıplak Ada / Bir Ada Hikayesi", "Tek Kanatlı Bir Kuş, 2013", çocuk romanı "Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca 1977" destansı roman "Üç Anadolu Efsanesi 1967", "Ağrıdağı Efsanesi 1970", "Binboğalar Efsanesi 1971", "Çakırcalı Efe 1912" Röportaj ve denemeleri arasında ise şu eserler yer alıyor "Yanan Ormanlarda Elli Gün", "Çukurova Yana Yana", "Peri Bacaları", "Bunların hepsini Bu Diyar Baştan Başa", "Allah'ın Askerleri", "Röportaj Yazarlığında", "Çocuklar İnsandır", "Ağıtlar", "Taş Çatlasa", "Baldaki Tuz", "Gökyüzü Mavi Kaldı", "Ağacın Çürüğü", "Sarı Defterdekiler", "Ustadır Arı", "Zulmün Artsın"
Yaşar Kemal ya da doğum adıyla Kemal Sadık Gökçeli, 1923 yılında o dönem Adana sınırları içerisinde şimdiyse Osmaniye sınırları içerisinde olan Gökçedam’da eski adıyla Hemite doğmuş ; roman, senaryo ve öykü yazarıdır. Aslen Van-Ercişli olan yazarın ailesi I. Dünya Savaşı nedeniyle Adanaya göç etmek zorunda kalmıştır. Orta okul döneminde ırgat katipliği, memurluk, ırgatlık, kontrolörlük ve öğretmen vekilliği gibi çeşitli işlerde çalışmak durumunda kalan Yaşar Kemal hayatın zorluklarıyla olgunlaşmış birisidir. Edebiyat yapmayı çok küçük yaşlarda kafasına koymuş olan Yaşar Kemal, ilk sanat çalışmalarına ilkokula başlamadan önce şiirle başlamıştır. İlkokul zamanlarında aşıklarla atışacak durumda olan yazar annesinin engel olmasından dolayı saz çalmayı tam anlamıyla Hayatı Türk Edebiyatın en önde gelen yazarlarından birisi olan Yaşar Kemal yazın hayatına Türksözü gazetesinde 1939 yılında başlamıştır. İlk eseri olan Ağıtlar isimli kitabı Adana Halkevi tarafından 1943 yılında çıkartılan yazarın edebiyat dünyasındaki etkinliğinin başladığı yıl bu yıl kabul edilir. Yaşar Kemal’in dünyada ilk kez yayımlanan eseri, Bebek öyküsüdür ve önce Fransızcaya, sonra İngilizceye, İtalyancaya, Rusçaya ve diğer çeşitli dillere çevrilmiştir. İlk öykü kitabı Sarı Sıcakla ünlenen yazar ilk romanı İnce Memedleyse hem ülkemizdeki popülaritesini arttırmış hem de dünyaca ünlü bir yazar olmaya başlamıştır. İnce Memed yaklaşık kırk dile çevrilerek yayımlanmıştır ve İnce Memed kitaplarının yurtdışındaki baskısı yüz kırktan fazladır. Dünyaca ünlü romanı İnce Memedi 1947 yılında yazmaya başlayan yazar çeşitli sebeplerle romanını yarım bırakmış ve sonrasında 1954 yılında bitirmiştir. Romanın fikir kaynağı yazarın eşkıya olan ve vurulan amcasının oğludur. Eserde yer alan Çakırdikeni hikayesi aslında bir bakıma eşkıyalığın felsefesinin yapılmasıdır. Yazar, Yaşar Kemal ismini ilk kez Cumhuriyet gazetesinde yazarken kullanmaya yaşlardan beri sosyalist politikanın içinde olan yazar dünyaya bakışını söyleşilerinde;” Halka kim zulmediyorsa, etmişse, halkı kim eziyor, ezmişse, onu kim sömürmüş, sömürüyorsa, feodalite mi, burjuvazi mi… Halkın mutluluğunun önüne kim geçiyorsa ben sanatımla ve bütün hayatımla onun karşısındayım. […] Ben etle kemik nasıl birbirinden ayrılmazsa, sanatımın halktan ayrılmamasını isterim. Bu çağda halktan kopmuş bir sanata inanmıyorum.” diyerek ifade etmiştir. Yazar edebi çalışmalarında halka dönük olmayı seçmiş ve yapıtlarında insani değerlerden kopmamaya çalışmıştır. Yazar siyasi görüşüyle sanatının paralel olduğunu ve halk ve doğaya inandığını dile pek çok yapıtında Anadolu’nun efsane ve masallarından yararlanmıştır. Böylesine derin bir altyapıyı oluşturmak içinse gençlik yıllarında Çukurovayı ve çevre illeri karış karış gezmiş yeni insanlarla tanışıp bilmediği şeyler öğrenmiş ve çoğundan eserlerinde yararlanmıştır. PEN Yazarlar Derneği üyesi olan yazar, aynı zamanda Nobel Edebiyat Ödülüne aday gösterilen ve gerek yurt içinde gerek yurt dışında yapılan anketlerde Nobel Edebiyat Ödülünü alması gerektiği konusunda öne çıkan birkaç isimden birisidir. Edebiyat hayatı boyunca yüzlerce ödül almış olan yazarın en çok ödül aldığı ülkelerden birisi kuşkusuz Fransadır. 2011 yılında Fransada Legion dhonneur ödülüyle ödüllendirilen yazarın ayrıca ülkemizde 2008 yılında aldığı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü ve 2013 yılında aldığı Krikor Naregatsi Nişanı başlıca göze çarpan yazarın 2013 yılında Norveçte aldığı Bjornson Ödülü önemli bir yer *Sarı Sıcak *Bütün Hikayeler *Denemeleri *Ağıtlar *Taş Çatlasa *Binbir Çiçekli Bahçe *Şiirleri *Bugünlere Bahar İndi *Romanları *İnce Memed 1-2-3-4 *Akçasazın Ağaları 1Demirciler Çarşısı Cinayeti *Akçasazın Ağaları 2Yusufçuk Yusuf *Deniz Küstü *Teneke *Yılanı Öldürseler *Yer Demir Gök Bakır *Fırat Suyu Kan Ağlıyor Baksana *Yağmurcuk Kuşu *Tek Kanatlı Bir Kuş *Destansı Romanları *Ağrı Dağı Efsanesi *Binboğalar Efsanesi *Üç Anadolu Efsanesi *Çakırcalı EfeKaynakça vikipedia, meydan laorusseYazarIlham Göl
Yaşar Kemal aramızdan ayrılalı 4 yıl oldu. Ölüm yıl dönümünde efsane yazar unutulmadı. Onun romanları, şiirleri, öyküleri ve bir çok eserleri mevcut. Büyük usta Yaşar Kemal 6 Ekim 1923 tarihinde dünyaya geldi. 28 Şubat 2015 tarihinde hayata veda etti. Bizde onun ölüm yıl dönümünde özel hayatını ele aldık. Peki, Yaşar Kemal kimdir? İşte Yaşar Kemal'in hayat hikayesi ve unutulmaz sözleri... YAŞAR KEMAL KİMDİR, NERELİ? Yaşar Kemal, 1923 yılında Osmaniye'de dünyaya geldi. Aslen Van-Ercişli olan yazarın ailesi I. Dünya Savaşı nedeniyle Adana'ya göç etmek zorunda kalmıştır. Ortaokul döneminde ırgat katipliği, memurluk, ırgatlık, kontrolörlük ve öğretmen vekilliği gibi çeşitli işlerde çalışmak durumunda kalan Yaşar Kemal hayatın zorluklarıyla olgunlaşmış birisidir. Edebiyat yapmayı çok küçük yaşlarda kafasına koymuş olan Yaşar Kemal, ilk sanat çalışmalarına ilkokula başlamadan önce şiirle başlamıştır. İlkokul zamanlarında aşıklarla atışacak durumda olan yazar annesinin engel olmasından dolayı saz çalmayı tam anlamıyla başaramamıştır. EDEBİ HAYATI Türk Edebiyatın en önde gelen yazarlarından birisi olan Yaşar Kemal yazın hayatına Türksözü gazetesinde 1939 yılında başlamıştır. İlk eseri olan Ağıtlar isimli kitabı Adana Halkevi tarafından 1943 yılında çıkartılan yazarın edebiyat dünyasındaki etkinliğinin başladığı yıl bu yıl kabul edilir. Yaşar Kemal'in dünyada ilk kez yayımlanan eseri, Bebek öyküsüdür ve önce Fransızcaya, sonra İngilizceye, İtalyancaya, Rusçaya ve diğer çeşitli dillere çevrilmiştir. İlk öykü kitabı Sarı Sıcak'la ünlenen yazar ilk romanı İnce Memed'le ise hem ülkemizdeki popülaritesini arttırmış hem de dünyaca ünlü bir yazar olmaya başlamıştır. İnce Memed yaklaşık kırk dile çevrilerek yayımlanmıştır ve İnce Memed kitaplarının yurtdışındaki baskısı yüz kırktan fazladır. Dünyaca ünlü romanı İnce Memed'i 1947 yılında yazmaya başlayan yazar çeşitli sebeplerle romanını yarım bırakmış ve sonrasında 1954 yılında bitirmiştir. Romanın fikir kaynağı yazarın eşkıya olan ve vurulan amcasının oğludur. Eserde yer alan 'Çakırdikeni' hikayesi aslında bir bakıma eşkıyalığın felsefesinin yapılmasıdır. Yazar, Yaşar Kemal ismini ilk kez Cumhuriyet gazetesinde yazarken kullanmaya yaşlardan beri sosyalist politikanın içinde olan yazar dünyaya bakışını söyleşilerinde "Halka kim zulmediyorsa, etmişse, halkı kim eziyor, ezmişse, onu kim sömürmüş, sömürüyorsa, feodalite mi, burjuvazi mi… Halkın mutluluğunun önüne kim geçiyorsa ben sanatımla ve bütün hayatımla onun karşısındayım. Ben etle kemik nasıl birbirinden ayrılmazsa, sanatımın halktan ayrılmamasını isterim. Bu çağda halktan kopmuş bir sanata inanmıyorum" diyerek ifade etmiştir. Yazar edebi çalışmalarında halka dönük olmayı seçmiş ve yapıtlarında insani değerlerden kopmamaya çalışmıştır. Yazar siyasi görüşüyle sanatının paralel olduğunu ve "halk ve doğaya inandığını" dile getirmiştir. Yazar pek çok yapıtında Anadolu''nun efsane ve masallarından yararlanmıştır. Böylesine derin bir altyapıyı oluşturmak içinse gençlik yıllarında Çukurova'yı ve çevre illeri karış karış gezmiş yeni insanlarla tanışıp bilmediği şeyler öğrenmiş ve çoğundan eserlerinde yararlanmıştır. PEN Yazarlar Derneği üyesi olan yazar, aynı zamanda Nobel Edebiyat Ödülüne aday gösterilen ve gerek yurt içinde gerek yurt dışında yapılan anketlerde Nobel Edebiyat Ödülü'nü alması gerektiği konusunda öne çıkan birkaç isimden birisidir. Edebiyat hayatı boyunca yüzlerce ödül almış olan yazarın en çok ödül aldığı ülkelerden birisi kuşkusuz Fransa'dır. 2011 yılında Fransa'da Legion d'honneur ödülüyle ödüllendirilen yazarın ayrıca ülkemizde 2008 yılında aldığı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü ve 2013 yılında aldığı Krikor Naregatsi Nişanı başlıca göze çarpan yazarın 2013 yılında Norveç'te aldığı 'Bjornson Ödülü' önemli bir yer tutmaktadır. YAŞAR KEMAL SÖZLERİ * 'O iyi insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler. * İnsan çürümedikçe şiir çürümez. * Hayat, umutsuzluktan umut yaratmaktır. * Dağın öte yüzü güneşe bakıyormuş çocuklar. De hadi davranın, Güneşle sohbetimiz var. Geç kalmayalım... * Kendimi bildim bileli zulüm görenlerle, hakkı yenenlerle, sömürülenlerle, acı çekenlerle, yoksullarla birlikteyim. * Ateşi yandıran kavdır. Demiri dövdüren tavdır. * Gülümse bitsin karanIık, Gülümse karamsarları şaşırt, Gülümse güller açsın yüzünde, Gülümsemenle yayılsın ışık, Dünyayı ısıtmasan da güneş gibi. * Belki bir yerlerde,bir köşelerde kuş alıp salıverecek kadar yüreği yufka birkaç insan kalmıştır,kim bilir belki. * Hep işe yüzeyinden bakmak, işte bu kötü. Neyi alırsak alalım elimize, derinine inmiyoruz. Derine gitmek bir çaba işidir. Dışta ne görürsek, ne gözümüze çarparsa, işte bu budur deyip işin içinden sıyrılıyoruz. * Çöplükler, şehirlerin tıpı tıpına aynasıdır. Bir şehir pisse, aşağılıksa, kalleşse, acımasızsa o şehrin çöplükleri bin misli daha pis kokar. Leş gibi... * Bir kimseden mi kaçıyorsun, bir düşman mı bekliyorsun, koy kulağını toprağa dinle. Karşı, uzak tepenin arkasından giden atın nal seslerini yanındaymış gibi duyarsın. * Dünyanın ucunda bir gül açmış, efil efil esen yele merhaba. Karanlığın sonu bir ulu şafak, sarp kayadan geçen yele merhaba. * Her bir şey onarılır, aşağılanmış, kendi gözünde kendini aşağılamış, dedikodu namussuzluğuna başvurmuş insanın çürümüşlüğü, kokuşmuşluğu onarılmaz. * Konuşan insan, öyle kolay kolay dertten ölmez. Bir insan konuşmayıpta içine gömüldü müydü, sonu felakettir. * Bir topIum, hoşgörüsü kadar güçIü, sağIam, hakIıdır. ZuImü kadar zaIim, zayıftır. IrkçıIık ise en korkunç hastaIıktır. * Dünya on binlerce çiçekIi bir küItür bahçesidir; her çiçeğin ayrı bir rengi ve kokusu vardır. Bir çiçeğin koparıIması bir rengin, bir kokunun yok oImasıdır. Tek diIe, tek renge kaImış bir dünya hapı yutmuştur. * Bizi düşünmeye alıştırmamışIar. Üstelik de düşünmeyelim diye ellerinden geIeni yapmışlar. Düşünmeye çalışanları da hep öldürmüşler. * İnsan, evrende gövdesi kadar değil, gönlü kadar yer kaplar. * Düşünmek en küçük anlamda, var olmak demektir. * İnsan, evrende gölgesi kadar değil, yüreği kadar yer kaplar. Haberler Kültür-Sanat Yaşar Kemal kimdir, nereli? Yaşar Kemal'in unutulmaz sözleri
Zilli Kurt Türk ve dünya edebiyatının en önemli yazarlarından Yaşar Kemal’in yaşamanı yitirdiği için yazamadığı romanını anlatan “Zilli Kurt” belgesel filmin ilk gösterimi Adana Altın Koza Film Festivali’nde yapılacak. Zilli Kurt, Yaşar Kemal’in, babasının camide öldürülmesiyle daha çocuk yaşta Adana’da ırgatlık yapmak zorunda kaldığı günlerde “komünistlik” suçlamasıyla gözaltına alınması ve bu nedenle Çukurova’yı terk etmek zorunda kaldığı dönemi anlatıyor. Ünlü edebiyatçının hedefi son kitabı olarak hayatının bu dönemini yazmaktı. Ancak ömrü yetmedi. Yönetmenliğini Ecevit Kılıç’ın yaptığı Zilli Kurt, Yaşar Kemal’in yazmak istediği bu kitabın belgesel filmi. Belgeselde Yaşar Kemal’in, o dönemini anlattığı ve “Boynuma komünistlik zili asarak beni zilli kurt yaptılar” dediği kendisine ait ses ve görüntü kayıtları yer alıyor. Kültür Bakanlığı’nın desteğiyle çekilen usta yazarın çocukluğunu Mehmet Güçlü oynuyor. Filmde Ayrıca o döneme tanıklık eden, dostları, yakınları ve birlikte tarlalarda ırgatlık yapan köylüler de usta yazarı anlatıyor. 28 Eylül Cumartesi günü saat Adana Altın Koza Film Festivali’nde ilk kez gösterilecek olan Zilli Kurt, ayrıca Yaşar Kemal’in yazarlık serüvenini aktarıyor, ilk yazılarını yazdığı ve “İnce Mehmed”le taçlandırdığı bir dönemi.
yasar kemal in cukurovali kahramani